Kur'an-ı Kerîm'de Hikmet

Kur'an-ı Kerîm'de geçen Hikmet kavramı Peygamberimizin (sav) Sünnetine işarettir.

Daha önce kısaca bahsettiğimiz bu terimi şimdi biraz açalım. Hikmet kelimesi hüküm kelimesi ile alakalı olup ilahi amaç anlamında da kullanılır. Kur'an'da farklı yerlerde kullanıma sahiptir. Biri Bakara suresindedir:

“(İbrahim ve İsmail dua diyor:) Ey bizim Rabbimiz! Onların içinden öyle bir resul gönder ki, kendilerine Senin ayetlerini okusun, onlara kitabı ve HİKMET'i öğretsin ve onları tertemiz kılsın. Şüphesiz azîz sensin, hakim sensin” (Bakara, 2/129) mealindeki ayette yer alan  “hikmet” kavramının Sünnet manasında anlaşılmasında önemli bir gerekçesi vardır. Çünkü ayetin başında özellikle Hz. Peygamberin sav kendisi söz konusu edilmiştir. Bu ise onun tebliğ ettiği Kur’an’ın yanında hepsi birer hikmet olan sünnetine de işaret edildiği anlamına gelir. Çünkü, bu anlamda kitaptan farklı olarak hikmetin de öğretilmesi onun farklı bir anlamı olduğunun göstergesidir. Nahiv ilmi açısından bakılacak olursa “atıf edadı” olan “Vav” ( و ) harfinin asıl görevi aralarında bulunduğu iki şeyin farklı olduğunu göstermektir. Bu edadın bir nevi atf-ı tefsir olan(arasında bulunduğu iki şeyi ayırmayan) manası ise ikinci derecede yer alan bir manadır. Yoksa asıl manası, arasında bulunduğu iki şeyin farklı olduğunu göstermektir. Bu da ayette yer alan kitap ile hikmetin açıkça farklı şeyler olduğunu gösterir. İnancınızı teslim ettiğiniz Meâlci hocanız size ne anlatıyor bilmem ve ilgilenmem ama dini bilgilerimizi baz aldığımız Ehli Sünnet âlim ve Arap dili gramerinin alimleri ayetteki HİKMET'i şöyle yorumlar.

 

Bunlara ek olarak Şaravi de bazı ayetlerde yer alan “hikmet” kavramının Hz. Peygamberin hadisleri (sünneti) manasına geldiğini belirtmiş ve delil olarak da “Ey peygamber hanımları! Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (hadisleri/sünneti) hatırlayın.” Mealindeki Ahzab suresinin 34. ayetini göstermiştir. (bk. Şaravi, ilgili ayetin tefsiri) Nitekim İmam Şafii de bu ayette geçen “Hikmet” kavramının “Sünnet” manasında kullanıldığını belirtmiştir. İmam Malik de benzer ifadelerle aynı görüşü paylaşmıştır. (İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)  Başta dört mezhep imamı olmak üzere ehl-i sünnetin binlerce âlimi Hz. Peygamberin sav sünnetinin İslamın/Dinin/Şeriatın ikinci kaynağı ve bu sünnetin kaynağı da ayetler ve sahih hadis kaynakları olduğunu açıkça ifade etmişlerdir. Sünnetin emir/yasak gibi hükümler, ve her kuralında bir çok fayda ve hikmeti içermesi dolayısıyla Allah-u âlem Sünnet olgusu Kur'an'da "HİKMET" olarak adlandırılmıştır. HİKMET olgusu o kadar önemli ki, Hz.İsa'dan (as) bahseden ve onun ahir zamanda tekrar gelişine işaret eden bahseden şu ayetlerde de geçer:

 

Hz.İsa'ya (as) Tevrat ve İncil'in yanında Kitap ve Hikmet'in öğretileceği yazmakta. Kitap Kur'an'ı Kerîm'e, Hikmet de Sünnet'e işaret eder. Şurası çok ilginçtir ki Kur'an'ın Hz.İsa'ya (as) yani el-Mesih'e ahirzamanda öğretilecek olan Hikmet'ten Tevrat da bahsetmekteydi:

 

Üstün körü Bilgelik olarak çevrilen kelimenin aslı İbranice ḥokmâh'tır yani Arapça Hikmet. Eski Ahit'teki bu ayette Mesih'ten ve kendisine verilecek Hikmetten bahsedilmesi, Hz.İsa'nın (as) yeryüzüne dönüşünde Peygamberimizin (sav) Şeriatıyla hükmedeceğinin bariz bir işaretidir.

 

Text Resize