Aramice Vahyedilmiş ve Kayıtlı Bir Gerçek İncil Vardı

Daha önce belirttiğimiz gibi Hristiyanların kutsal kitabı olan İncil tek bir kitaptan oluşmaz. Hristiyanlara göre Yeni Ahit Hz.İsa’nın (as) yaşam hikâyesi ve bazı vaaz mektuplarından ibarettir. Pavlus güya Hz.İsa’dan (as) vahiy almış ve mektuplarını yazmıştır. Dört İncil yazarları ise sözde göz tanıklıklarını yazıya dökmüşlerdir.

Ancak bizzat İncillerde bulunan bazı ifadeler olaya farklı bir boyut kazandırmaktadır. Dört İncil’de ve Yeni Ahidin diğer kitaplarında, gerek Hz. İsa’nın (as) ve gerekse havarilerin, tekil sığası ile bir İncil’in varlığından söz ettiklerini görmekteyiz. Bu durum için sunacağımız  örnekler İncil kelimesinin, Hz. İsa’nın mesajı manasına gelmesinden çok, Allah’ın Hz.İsa’ya (as) vahyettiği İncil kitabı manasına geldiğini ispatlar niteliktedir.

Bunlardan bir tanesi şudur:

“Yahya ele verildikten sonra İsa, Allah’ın İncil’ini vazederek, Celile’ye gelip dedi: Vakit tamam oldu ve Allah’ın melekûtu yakındır; tövbe edin ve İncil’e iman eyleyin.” (Mr. 1:14-15)

Burada Hz. İsa, Allah’ın İncil’ini vaz etmektedir. Yani İncil Allah’ındır, Hz.İsa sadece vaaz etmektedir.

İkinci örnek, Hz.Yahya’nın (as) talebelerinin gelip Hz. İsa (as) ile konuşmaları sırasında, Hz. İsa’nın onlara söylemiş olduğu şu sözdür:

“Yahya’ya bildirin! Körlerin gözleri açılıyor, topallar yürüyor, cüzzamlılar temizleniyor, sağırlar işitiyor, ölüler kıyam ediyor ve fakirlere İncil vaaz olunuyor.” (Mt. 11:2-6)

Üçüncü örnek olarak vereceğimiz Matta’da açıkça vaaz edilen bir kitaptan bahsedilmektedir:

“İsa, Celile bölgesinin her tarafını dolaştı. Buralardaki havralarda öğretiyor, göksel egemenliğin Müjdesi’ni duyuruyor, halk arasında rastlanan her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu. Ünü bütün Suriye’ye yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, saralıları, felçlileri O’na getirdiler; hepsini iyileştirdi.” (Mt. 4:23-24)

Dördüncü örnek Luka’dan gelecektir. Luka’ya göre Hz.İsa (as) İncili vaaz etmek için sadece Celile’yi değil, bütün Yahudiye yani İsrail ülkesini dolaşıyordu:

“Ama İsa, “Öbür kentlerde de Tanrı’nın Egemenliği’yle ilgili Müjde’yi yaymam gerek” dedi. “Çünkü bunun için gönderildim.” Böylece Yahudiye’deki havralarda Tanrı sözünü uyarmaya devam etti.” (Lk. 4:43-44)

Bu ifadelerde Hz. İsa’nın, münferid olarak bir İncili vaaz ettiği açıkça görülüyor. Pavlus’un, Yehuda’nın, Petrus’un mektupları, Elçilerin İşleri kitabı gibi Hz.İsa’ya ait olmayan bölümlerin İncil’den çıkarıldığı düşünülürse, elimizde Hz. İsa’nın hayat hikâyesinden kesitler ve gösterdiği mucizeler kalacaktır. Hz.İsa’nın köy köy gezip insanlara bunları vaaz etmesi de mantıklı görünmemektedir.

 “Allah’ın İncili” ifâdesi, bütün diğer anlamları ortadan kaldırmakta, sadece vahiy kaynaklı olan İlâhî emir ve yasaklar mânâsını akla getirmektedir

Hz. İsa, hangi İncili vaz edecekti? Kendisinden çok sonra ortaya çıkan Matta’ya, Markos’a,  Luka’ya veya Yuhanna’ya göre İncil’i mi? İncilin içinde başka bir İncilin vaaz edildiğinin bildirilmesi bir paradoks değil midir? Biz bu bahsi geçen gerçek olan yani tabiri caizse ‘Allah’a göre İncil’ nerededir? Biz maalesef bu kayıp kitabın içeriğine erişebilir durumda değiliz!

Ünlü tarihçi ve edebiyatçı Robert Graves, gerçek İncil'in başına gelen bu tahrifi şöyle özetler:

“İlk başta İsa'nın sözlerini aktaran ve onun öğrencileri tarafından duyurulan gerçek bir İncil ya da "İyi Haber" vardı. Ancak İsa'dan otuz yıl kadar sonra ortaya çıkmaya başlayan yeni bazı kişiler bu metni Yunanca'ya çevirerek kendi bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yunanca konuşan Pavlusçular, Gnostikler ve daha başkaları, kalemlerini ellerine aldılar ve eski metni revize etmeye başladılar. Havarilerden gelen geleneği değiştirmeye haklarını olduğunu, çünkü böylece İsa'nın öğretisinin yayılmasına katkıda bulunduklarını düşünüyorlardı. Kardinal Newman'ın da belirttiği gibi, "bir causa justa (haklı sebep) olduğunda, gerçek olmayan bir şey söylemenin yalan sayılmayacağını düşünüyorlardı." Asıl sahiplerinden çalınmış olan İncil böylece "İnciller"e dönüştü ve bu metinler İsa'nın yaşamının en temel konularında bile birbirleriyle anlaşamaz hale geldiler.” [1]

1.      Robert Graves, Joshua Podro. The Nazarene Gospel Restored, 1953. s. 36

Text Resize